Neden Canis aureus?


Bu akşam çıkması beklenen Pardus 2008.2 güncelleme sürümüne adını veren Canis aureus‘u tanıyor musunuz?

Canidae (köpekgiller) familyası içinde çok özel bir konuma sahip olan Canis aureus (Altın çakal), Anadolu’nun yaşam alanları tehdit altında olan memelilerinden biri.

Kurt ile çok yakın akraba olan bu çakal türü, Anadolu’nun neredeyse tamamına yayılmış durumdadır. Anadolu’nun dışında, Balkanlar, Kuzey Afrika, Arabistan, İran ve Hindistan Yarımadası’na yaşamaktadır.

Canis aureus iyi bir koşucudur. Hafif bir vücuda, uzun ve güçlü bacaklara sahiptir, böylece uzun mesafeleri rahatlıkla aşabilir. Altın çakallar küçük aile sürüleri içinde ya da bir çift olarak yaşarlar. Daima kendilerine ait, büyüklüğü 3 kilometrekareye kadar varan bir bölgeleri vardır.

Canis aureus ömür boyu süren bir “evlilik” içerisinde yaşar. Üreme zamanları ekim ayındadır. 60 gün süren bir gebelikten sonra, dişinin arayıp içine yerleştiği bir mağaranın içinde 6-9 yavru dünyaya gelir. Bu yavrular ilk üç gün tamamen kör olurlar ve ilk üç hafta sırf süt ile beslenirler. Anne ve baba çakallar yavrularına götürdükleri gıdaları kendi midelerinde taşır, mağaraya vardıklarında tekrar ağızlarından çıkarırlar.

Yeni duvarkâğıdımızın öyküsü

Türkiye’de sulak ve sazlık alanların giderek küçülmesi ve yerleşime açılmasıyla yaşam alanları daralan Altın çakallar, bilinçsiz çiftçi ve avcılar tarafından da sık sık hedef olarak görülmektedir.

Tarımsal alanlara zarar vermeyen ve kürkü bir değer taşımayan Canis aureus, yakın bir gelecekte Türkiye’de nesli tehlike altında memeliler arasına katılabilir. Pardus 2008.2 Canis aureus sürümüne adını veren Altın çakalın Pardus masaüstünde yer alan fotoğrafı, Mersin Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Gökhan CORAL tarafından çekildi. Göksu Deltası’nda çekilen bu karenin hikâyesini CORAL şöyle anlatıyor:

Doğa fotoğrafçısıyım. Özellikle de kuşları fotoğraflamak için çoğunlukla önemli bir sulak alanımız olan Silifke Göksu Deltası’na giderim.

Kuş fotoğrafı çekmek çok zahmetli bir o kadar da pahalı bir iş. İyi bir fotoğraf çekebilmeniz için çok iyi kamufle olmanız gerekli. Altın çakal fotoğrafını aslında kuş fotoğrafı çekmek için kamuflaj altında yattığım bir hafta sonu gezisinde çektim. O sıralar başımın üstünde bir Kızılbacak (Tringa totanus) uçmaktaydı. Birden önümdeki sazların arasından onu gördüm. 20 – 25 metre ötemdeydi. Yaklaşık bir köpek büyüklüğünde olduğundan önce onu köpek sandım. Ama değildi. Deklanşöre davrandım. Bu sıçrama anını ve bir iki güzel fotoğrafını daha çekmeyi başardım. Çok hassas kulakları olduğundan deklanşör sesini algıladı ve bana doğru baktı, ama üzerimde kamuflaj ağı olduğundan iyi seçemedi sanırım. Benim için unutulmaz bir deneyimdi, umarım tekrar karşılaşırım.